Röportaj: Yıldız Takımı Üyesi Aslı Bayram’ın Belçika’da Erasmus Deneyimi
Kendinizi tanıtabilir misiniz ?
Merhaba! Ben Aslı Bayram Bilkent Üniversitesi işletme bölümü öğrencisiyim. Dünyayı nezaketin kurtaracağına inanıyor, kuru yapraklara basmaktan ve çikolata yemekten hoşlanıyorum. Oldukça heyecanlı bir insanım bu yüzden beni her an yeni bir şey denerken görebilmeniz mümkün. Böyle bir karakterle tabii ki Erasmus’a gitmemek olmazdı.
Öğrenci değişim programına katılmaya nasıl karar verdiniz ?
Üniversiteye girdiğim an kafama koyduğum bir konuydu bu, hatta İngilizce dersinden düşük alacağımı hissettiğim an, gitme ihtimalimi azaltmamak adına daha ilk dönemimde dersi bırakıp tekrar aldım (İngilizce dersinde aldığımız not Erasmus puanımızı etkiliyordu.). Bu kadar erken karar vermemin altında yatan etmenlerin daha çok kişilikle ilgili olduğunu düşünüyorum: Yenilik, heyecan bunlar beni ben yapan şeyler.
Değişim programı ile hangi ülkeye gittiniz ? Bu ülkeye gitmenizin özel bir sebebi var mıydı ?
5 ayımı Avrupa’nın güzel ülkesi Belçika’da geçirdim. Açıkçası kasıtlı seçtim diyemem; ÖSS usulü puanıma göre uygun olanları sıralamıştım. Ama böylesi bir Erasmus’u bana yaşattığı için şu anda Belçika’ya karşı derin bir sevgi besliyorum. Eğer ki:
“Ben yağmurlu havalara bayılırım.”,
“Beni gezip durabileceğim şöyle merkezi bir konuma bırakın.”,
“Biraz da abur cubura düşkünüm.”
“Yaşadığım yerde insanlar kibar olsun, mesela işini yaparken hep gülümsesin.” diyen herkesin çok seveceği bir ülke Belçika.
Gideceğiniz okulu seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz ?
İstediğim ve puanıma uygun okullar arasında seçim yapabilmek çok zordu, bu noktada Belçika ağır basmaya başladıktan sonra iki seçeneğim kaldı: Biri şirin mi şirin Gent şehrindeki Gent Üniversitesi diğeri ise Brüksel’de tam merkezde yer alan KU Leuven’di. Bu noktada ne isteyip ne istemediğimi düşündüm. Örneğin başkentte olmak önemliydi; ama Gent ise tam bir öğrenci şehriydi. Akademik olarak ikisi de oldukça tatmin edici sıralamalara sahipti bu çok ayırt edici bir etmen olamadı. Sonrasında, seçimim Gent Üniversitesi oldu. Çünkü Gent’te yaşamak ve Brüksel’e sadece 20 dakika uzaklıkta olmak bana maksimum faydayı sağlayacaktı.
Değişim programına katılmadan önce endişeleriniz var mıydı ? Eğer varsa bu durumun üstesinden nasıl geldiniz ?
Olmaz olur mu! Hiç bilmediğim bir ülkeye, tek başıma ve tam 5 aylığına gidecektim. Ya sevemezsem, ya yapamazsam şöyle böyle derken vazgeçesim bile gelmişti. Korku, endişe gibi duyguların yanında bir de “Ne güzel bir düzenim var, bırakıp gitmeli mi gerçekten?” diye de düşündüğüm bir dönem oldu. Şanslıydım ki ne zaman biraz olumsuz düşünsem çevremde beni heyecanlandıran birileri oldu. Bu bazen bir anne desteği bazen de gidecek arkadaşlarımla Avrupa’nın bir yerlerinde gezme planlarımızdı.
Dünya kocamandı ve ben onu bu enerjik yaşımda keşfetmeye cesaret edemezsem, her gün illa aynı yatakta uyumayı istersem; geleceğimin potansiyel görüntüsü hiç de tatmin edici durmuyordu. Filmlerdeki edayla: “Hadi Aslı!” dedim, “Gidiyorsun.”
Erasmus programı süresince zorluklar yaşadınız mı ? Bu sorunları nasıl aştınız ?
Öncelikle, Erasmus’un başı, sonu, süreci fark etmeksizin pek çok evrak işi oluyor: Onu imzalat, buna para yatır, yarın oraya git. Tecrübelenmeme rağmen yine olsa yine sevemeyeceğim ve zorlanacağım şeyler bunlar. Ama değiyor inanın. J Biraz daha spesifik olmak gerekirse, başka bir eğitim sisteminin içinde olmak zorlayıcı oldu. Biz Bilkent’te teneffüsünü yapan, quizden quize koşarken ödev yapan, vize haftası değil vize dönemi yaşayan öğrencileriz; ama Gent bu açılardan çok farklıydı. Öğrencinin kendi sorumluluğu ve ödevlerini kendisi koyması gerektiğine inanan bir sistem. Ama ben pek adapte olamadım. Ders çalışırız diye düşündükleri zamanları bol bol gezmeye ayırdım, bunun acısı final döneminde çıkacakmış bilemedim. Son vakitlerimde oda dışına adım atmadığım günler oldu. Kötü müydü? Pişman mıyım? Açıkçası değilim, o kadar çok gezip o kadar yeni tecrübeler edindim ki yine olsa yine aynısını yapardım; hatta belki daha fazlası. Ahtapot yiyip Michelangelo Tepesi’nden şehre bir daha bakmak pek mümkün olmayabilir 😀
Konaklama konusunu nasıl çözdünüz ?
“Gent Üniversitesi değişim öğrencileri için ayrı yurtlarda konaklama imkanı sunmaktadır.” Bu bilgiyi okuduktan sonra hiç düşünmeden başvurdum. Hem güvenliydi hem de biz Erasmus öğrencileri hepimiz bir arada olacaktık. Dahası gittikten sonra fark ettim ki yurdum şehrin en eğlenceli sokağındaymış ve okuluma da sadece 5 dakikalık yürüme mesafesinde. Yurtların tek sıkıntısı başka yerlerde Erasmus yapan veya Gent’te evde kalan arkadaşlarıma göre daha fazla ödemem gerekmesiydi.
Gittiğiniz ülkede bir uyum sorunu yaşadınız mı ?
Ben yaşamadım ama yaşayanları çok gördüm. En büyük sıkıntı yemek konusunda yaşanıyor. Yeme konusunda yeni lezzetlere ve acayip şeyler denemeye çok açığım; bu sayede hiç aç kalmayacağıma emindim. J Dahası tahmin de edebileceğiniz gibi Belçika Türk kaynıyor ve bir Türk’ün olduğu yerde dönerci, lahmacuncu olmamasına imkan yok. Ne zaman özlesem gidip göçmen abilerimizle muhabbetler ede ede Türk usulü yemek yedim. Farklılıkları uyum sorununa dönüştürmeden, kendim de adapte olmaya çalıştım. Çünkü zaten dönünce yine bildiğim kültürle yaşayacaktım. Bir süreliğine başka şeyler yapmak biraz başka biri olabilmek güzel olabilir dedim. Oradayken CitadelPark’ta oturup waterzooi yerken Flamanlar ile Fransızlar arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışmak; evi düşünüp uyumsuz bir tavır takınmaktan çok daha değerliydi. J Klişe olacak belki ama, hiçbir ânı tam olarak tekrar yaşayamazken; bir kez daha öylesi bir ânın benzerini dahi yaşamak çok zor. Bana göre Erasmus tam olarak “Carpe Diem!” denilecek yer diyebilirim.
Erasmus programındaki en ilginç anınızı bizimle paylaşabilir misiniz ?
Başka bir yerde Erasmus yapan bir arkadaşımla Paskalya tatilinde İtalya’ya gitmeye karar verdik. Herkesin gezdiği bir dönem olduğu için İtalya’ya en ucuz bileti Eindhoven’dan bulduk ve Amsterdam’da buluşup oradan geçeriz diye düşündük. Gece 11 sularında Amsterdam’dayken “Hadi, trenler bitmeden Eindhoven’a geçelim.” dedik. Trene bindik ve Eindhoven’a doğru yola koyulduk. O sırada ikimizin de aklına o ihtimal gelmemişti.. Trenden indik gece 1 suları ama hava nasıl soğuk; taksiye binelim yeter ki donmayalım dedik. Çünkü İtalya’ya gideceğiz “Ahh, İtalya sıcacıktır.” diyerek ince bir mont, tişört ve pantolonla yola çıkmıştık. Neyse bindik taksiye, havaalanına gitmek istediğimizi söyledik. Taksici çok net bir şekilde sorusunu sordu: “Neden?” Evet, Eindhoven 24 saat açık bir havaalanı değilmiş! Keşke araştırsaydık evet; ama böyle bir ihtimalin varlığından bile haberdar değildik. Halimize üzülen taksici: “Sizi oraya götüreyim bir yerler bulursunuz çünkü burada her yer kapalı.” dedi. Gittik, ama çevrede açık hiçbir yer yoktu: 3 saat için 160 Euro talep eden bir otel, bizi arabasına almayı reddeden bir polis dışında. O soğukta sokakta yan yana oturup uyumamaya çalışarak sabahladık ince bir mont, tişört ve pantolonla. Bu bizim için unutulmaz bir geceydi.
Yaşadığınız bu tecrübe sizde ne tür değişikliklere sebep oldu ?
Karar alırken pek çok endişe bizi etkiliyor ve kimi zaman bu endişelerimiz cesaretimizi kırabiliyor. Bir bütün olarak Erasmus ve içerisindeki pek çok tecrübe ile endişelerimin kararımı etkilemesine daha az olanak veriyorum diyebilirim sanırım.
Bu programa tekrar katılacak olsanız yine aynı ülkeye gitmek ister miydiniz ?
Evet! Dediğim gibi güzel anılarında etkisi ile Belçika’ya karşı derin sevgim var, hiçbir zaman için “Ufff, niye buradayım?” gibi bir düşünceye kapılmadım. İngilizce konusunda da halkı Hollandalılar kadar olmasa da çok iyiydi, neredeyse herkesle İngilizce konuşarak anlaşabildik.
Erasmus Öğrenci Değişim Programı’na katılmak isteyen kişilere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz ?
Pek çok bilinmezlikler içinde bir sürece başlarken bence en değerli şey bir bilene danışmak yani önceki dönemlerde gidenlerle görüşmek. Onlar bu konuda birinci kaynak konumundalar ve süreç boyunca başınızın sıkıştığı pek çok anda yardımcı olabiliyorlar. Ben çok fazla konuşmadığım için biraz hata yaptığımı düşünüyorum. O noktada, rahatsız etmemek adına çok soru sormamıştım; ama Erasmus yapmış pek çok öğrencinin -o güzel ortamında etkisi ile- yardım etmekten kaçınmayacağını şu anda kendime ve arkadaşlarıma bakarak görebiliyorum. Ben de elimden geldiğince sorularınızı cevaplamaya çalışabilirim. Mail adresimi şuraya bırakarak veda ediyorum: [email protected]